Yeterince kendilerine güven geliştiremeyen gençler, sigara içmeyi büyümenin bir kanıtı olarak görebilirler. Böylece onlar da yetişkin dünyasının bir parçası olduklarını düşünürler. Araştırmalar alkol ve sigaraya başlanmasında en önemli etkenin, arkadaş guruplarına uyma olduğunu göstermektedir.
Bu yaştaki gencin en korktuğu şey ise arkadaş gruplarından dışlanmak ve onlara uyamadığından dolayı alay konusu edilmektir. Bu nedenle sigaranın zararlarının olduğu bilinmesine karşın “bir gruba ait olmak” yada büyüdüğünü kanıtlamak için sigaraya başlanır. Oysa yetişkinlerde olan tartışmalarda “bana güvenin.Ben büyüdüm.İyiyi kötüyü kendim bilebilirim.Etki altında kalmam.” gibi sözler çok söylenir.
Çevresinden ve arkadaşlarından gelecek olan sigara yada alkol kullanılması yönündeki baskılara “hayır” diyebilen bir genç çocukluğu artık geride bırakmış, sağlıklı biir erişkin olma yoluna girmiş demektir. Zararları olduğu bilinmesine karşın, bağımlılık yapan maddelerin kullanımı, içten gelen bir zorlama ile sürdürülür. Bu tür alışkanlık yapan maddeler alınmadığında oluşan yoksunluk belirtileri daha yoğun bir biçimde ortaya çıkar. bu yoksunluk belirtileri huzursuzluk, kaygı duygusundan korkunç hayaller görmeye, ağrılı kasılmalara, bilinç kaybına kadar değişir.
Bağımlılık yapan maddeler, hem bedensel hemde ruhsal olarak yıkım yapar. Kullanımı güvenli bir madde yoktur. “Merak ettim.” yada ” Bir kez denemekten bir şey olmaz”düşünceleriyle başlayan kullanımlar kişiyi madde bağımlısı yapabilir. Bu dönemde en yakınılan konuların başında gelen ergenlik sivilcelerinin artışından ve derinin sağlıksız görünümünden bir ölçüde sigara sorumludur. Ağız ve derideki rahatsız edici kokular, sararmış diş ve parmaklar, kendini kabul ettirmeye çalışan bir kişi için aslında çok olumsuz örneklerdir. Bu tür maddeleri kullanmak yerine, kullanmamayı başaranlarla birlikte olmak çok daha onurlandırıcı ve sağlıklıdır.