1980’li yıllarda gündeme gelen organik gıda üretimi Amerika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde ”acaba daha sağlıklı mı ?” sorusuyla tüketicilerin dikkatini çekmeye devam ediyor.Oysa insanlığın doğuşundan II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar özellikle çiftçilerin tek seçeneği olan organik tarım, yeryüzünde kullanılan en eski üretim yöntemi.Ancak savaş sırasında geliştirilen teknojilerin tarımsal üretimin artmasını sağladığı yararlar görüldükçe, özellikle kimyasal gübre ve böcek ilaçlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla organik üretimden uzaklaşılmaya başlandı.
Organik gıdalar nasıl üretildiklerine göre değil, üretim sürecinde nelerin kullanılmaması gerektiğine göre tanımlıyor.Örneğin organik gıdaların üretim sürecinde böcek ilacı,sentetik gübre,bioteknoloji,hormon,özel aydınlatma ve antibiyotik kullanımı yasak.Bu arada ‘organik’ ve ‘doğal’ gıdaları da birbirinden ayırmak gerekiyor.Gıda endüstrisinde ‘doğal gıda’ çok az işlem görmüş ve içinde koruyucu bulunmayan gıdalar olarak tanımlanıyor. Bu açıdan bakıldığında doğal gıdalar organik gıdaları içerebileceği gibi, tüm doğal gıdalar organik olmayabilir.
organik ve geleneksel yöntemlerle üretilen yiyecekler arasındaki en önemli fark üreyin, hasat ve işlenme aşamalarındadır. Öte yandan organik gıda konusunda tüketici talebinin çok yoğun olduğu ülkelerden İngiltere’nin gıda standartları Enstitüsü Başkanı Sir John Krebs’in yaptığı açıklamaya göre organik gıdaların geleneksel yöntemlerle yapılan gıdalara göre daha besleyici ve sağlıklı olduğuna dair kesinleşmiş araştırma bulguları yoktur. hatta tüketicileri geleneksel üretimde en çok tedirgin eden konu olan böcek ilaçlarının kullanımının da kanser riskini arttırdığı düşünülmemekte, çünkü sebze ve meyveler iyi yıkandığı taktirde böcek ilaçlarının tamamen temizlendiği bilinmektedir.
Bununla beraber yine ingiltere ‘de yaklaşık 400 bilimsel çalışmanın incelenmesinden çıkarılan sonuç organik ürünlerin sadece C vitamini ve temel mineraller açısından değil, kanseri önleyici özellikleri olduğu bilinen bitkisel bazlı besinler açısından da zengin olduğu yönündedir. ayrıca organik üretim ekolojik dengenin korunması, toprakların uzun dönemli verimliliğinin sağlanması ve çevresel etkiler göz önüne alındığında giderek önem kazanmaktadır.
ülkemizde de marketlerde az da olsa bulunan ve bir kaç tane butik dükkanda satılan organik yiyecekler yiyecekler halen hem çok pahalı, hemde üretimlerinin yetersiz olması nedeniyle çok kısıtlı bir kitle tarafından tüketilebilmektedir.
Kendi yarattığımız yaşam şartlarımızın gereklerine karşın tüm bu noktalar olumsuz görünse de organik üretimin yükselen bir trend olarak devam edeceği, bir zaman sonra şimdi yüksek olan maliyetlerin düşeceği beklenmektedir.Bununla beraber ekolojik dengelerdeki bozuklukların giderek daha çarpıcı şekillerde ortaya çıkması ve çevrecilik anlayışının daha hızlı yaygınlaşması organik ürünlere olan talebin her zaman üretimden daha fazla olmasına yol açacaktır ki bu da uzun süreler bu tür gıdaların belkide gereğinden daha yüksek fiyatlara satılacağını göstermektedir.